javsu
  JAVSU Hakkında
 


Bilmemiz Gerekenler

NİÇİN DOĞAL KAYNAK SUYU?

Çünkü sağlığımıza faydası olan ideal mineral bileşimi, işlenmiş sularda değil sadece doğal kaynak sularında bulunur. Ayrıca suya minerallerin sonradan eklenmesi mümkün değildir.

 

DOĞAL KAYNAK SUYUNUN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ:

Yer altında korunmuş bir su kaynağından doğal olarak yeryüzüne çıkar Temizdir, kaynaklarında kimyasal ve mikrobiyolojik kirlenmeye uğramamıştır. Beslenme fizyolojisi açısından yararlı bazı madde ve mineralleri içeren ancak, sağlığa zararlı maddeleri içermeyen sudur.

 

DOĞAL KAYNAK SULARINDAKİ MİNERALLERDEN BAZILARI:

Kalsiyum (Ca): Kas kasılmasının düzenlenmesine, sinirsel uyarıların taşınmasına , hücre zarlarına iyon değişimine yardımcı olur.  Magnezyum (Mg): Hücre zarı, hücre içi ve hücre çekirdeğindeki birçok biyolojik olaylara etkisinden ve kemik oluşumundan sorumludur.

 

DOĞAL KAYNAK SULARINDA ESER ELEMENTLERDEN BAZILARI:

Bikarbonat (HCO3): Alkali yapıları sayesinde mide asidini giderici hazmı kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle peptik ülser hastalığının tedavisinde destekleyici olur. Mide bağırsak hastalıklarında semptomları azaltıcı etkisi vardır. Florür (F): Dünyada diş çürüğünü önlemede en yaygın olarak kullanılan koruyucu sağlık yöntemi florür alımıdır. En önemli florür kaynağı ise içme sularında doğal kaynak suyundadır.

 

DOĞAL KAYNAK SUYU İLE ŞEHİR SUYU ARASINDAKİ FARKLAR:

Şehir şebeke suları genellikle Nehir, Göl ve Baraj suları gibi yüzeysel sulardan elde edilirler. Sanayi ve tarımda kullanılan toksit maddeler, gübreler, deterjanlar, evsel atıklar, lağım suları gibi mikrobiyolojik kirliliğe yol açan kirleticiler, yüzeysel suları kolayca kirletebilirler. bu suların içilebilir hale gelebilmesi için arıtılması gerekmektedir. Doğal kaynak suları yer altından çıktığından dolayı bu kirlenmelere karşı önemli ölçüde korunmuştur.

 

ŞİŞELENMİŞ DOĞAL KAYNAK SUYU İLE ŞEHİR SUYU ARASINDAKİ FARKLILIKLAR NELERDİR?Gerçekten de çok önemli farklılıklar vardır. En önemli farklılıklar şunlardır:

a)Doğal kaynak suyunun şişelenmiş olması, söz konusu kaynak suyuna dolum yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı'nın çok sıkı olan yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alındığı, sürekli denetim altında olduğu ve halk sağlığı açısından bir risk taşımadığı yönünde bir güvencenin var olduğu anlamını taşır. Diğer taraftan çeşme suyunda bu şekilde güçlü bir güvenceden bahsetmek mümkün değildir.

b)Şişelenmiş doğal kaynak suyunda su kaynaktan ilk çıktığı haliyle saf ve temizdir. İlave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilirsiniz. Suyun saflığı ve temizliği yeryüzüne ilk çıkış noktasından yani kaynadığı noktadan tam otomatik makinelerde şişeye dolumuna ve kapatılmasına kadar çok sıkı kontrol altındadır. Diğer taraftan genel olarak suyun çeşmeye kadar olan yolculuğu farklıdır: çeşme suyunda su kaynakları dereler, nehirler şeklinde yüzey sularına dönüşmekte ve bu sular yüzeyden bulaşan her türlü kirletici unsurları da (zirai ve tarım ilaçları kalıntıları, metaller, parazit, mikrop ve virüsler) taşıyarak toplanma havzalarına ya da barajlara gelmektedir. Bu şekilde toplanmış sular muhtelif filtreleme, klorlama ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra su şebeke boruları vasıtasıyla konutlara pompalanmaktadır. Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanlar sağlık açısından uzun vadede kanserojen riskler taşımaktadır, ayrıca borularda ve su depolarında var olabilecek her türlü yabancı madde, pas, toprak, parazit, mikrop ve virüsler gibi unsurlar da çeşme suyu içinde konutlara ulaşmaktadır.

c)Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Şişelenmiş sularda ise sadece suyun kendi doğal tadından bahsedebiliriz.

d)Şişelenmiş doğal kaynak suyu sonuçta hijyenliği, ambalajı ve markası ile tüketicinin albenisi ve güvenini kazanmak zorunda olan ticari bir maldır. Yapılan yatırımlar çok büyüktür; bazı gayri ciddi firmalar dışında aklıselim hiçbir su sanayicisi tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi şirketinin piyasadan silinme riskini göze alamaz. Genel olarak söylemek gerekirse; çeşme suyu üretim ve hizmetinde bulunan kamunun kaliteye dönük motivasyonu özel sektördeki kadar olamamaktadır.

e)Yapılan üretim hacimlerinde, hizmet verilen tüketici sayılarında ve bu nedenle de kalite anlayışında çeşme suyu ile şişelenmiş su arasında büyük bir farklılık vardır. Çeşme suyunda kamu tarafından çoğu kez yüzbinlerin ya da milyonların su ihtiyacını vasat kalitede dahi olsa karşılama zorunluluğu sözkonusu iken; şişelenmiş suda nispeten çok daha az sayıda tüketicinin ihtiyacını en iyi kalitede karşılamak şeklindeki ticari düşünce esastır.

GÜNDE NE KADAR SU İÇMELİYİZ?

Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli kaybolmaktadır. Temel prensip olarak şunu söyleyebiliriz: Kaybolan su miktarı mutlaka yerine konmalıdır.

Yaklaşık olarak bir gün içersinde vücut ağırlığımızın en az 1/36’sı kadar su almalıyız. Örneğin 72 kg. ağırlığındaki birisinin günlük su ihtiyacı en az 2 litredir. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır.

SUYUN İNSAN YAŞAMINDAKİ ÖNEMİ NEDİR?

Su, insan yaşamında hayati bir önem taşımaktadır. Sadece yaşam için gerekli bir nesne değil aslında yaşamın kendisidir su. Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir ve bizi çevreleyen tabiat ana ve canlıların yaşamı için ikamesi olmayan çok değerli bir elementtir. Suyun bolluğu halinde değeri tam anlaşılamaz iken yokluğu halinde ölümle eş anlamlıdır.

Gerçekten de, insan vücudu büyük oranda sudan oluşmaktadır. Vücudumuzdaki su oranı yaşam sürecimiz boyunca değişim göstermektedir. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının %75’i sudan oluşmakta iken bu oran çocuklarda %70, yetişkinlerde %60 ve yaşlılarda %50 şeklindedir. Yetişkin bir insan bir kısmı yiyeceklerden karşılanmak üzere günde 2-3 litre suya ihtiyaç duyar.

Suyun insan vücudunda çok önemli işlevleri vardır. Bunlardan başlıcaları şöyledir:

a)Su biyolojik bir çözücüdür ve bu çözücü rolüyle vitaminlerin ve minerallerin hem vücutta taşınmasını, hem de çözülmesini sağlar,

b)Su vücut sıcaklığının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar,

c)Derinin nemlenmesinde, toksinlerin atılmasında ve vücudun temizlenmesinde temel bir görev üstlenir,

d)Böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır,

e)Kayganlaştırıcı bir madde olması nedeniyle birçok organın gerektiği gibi çalışmasını sağlar.

DOĞAL KAYNAK SULARI HERHANGİ BİR İŞLEMDEN GEÇİRİLİYOR MU?

Doğal Kaynak Suları’nıntadı tamamen doğaldır ve herhangi bir katkı maddesi veya kimyasal bir işlem yapılmamaktadır.

Sadece doğal kaynak suları ile ilgili yönetmelikte de izin verildiği şekilde fiziksel bir işlem olan filtrasyon ve ozonlama yapılmaktadır. Filtrasyon, suyun kaynak noktasından kopup gelebilecek micron seviyesindeki kum zerreciklerini tutmak için yapılır. Ozonlama ise dolumu yapılmış şişenin yani ürünün hijyenliğini temin etmek amacıyla suyun içine 0.2-0.4 ppm arası miktarlarda O3 (Ozon) gazının verilmesi işlemidir. Ozonlama yöntemi hijyen güvenliği için bütün dünyada su üreticilerinin uzun yıllardır en yaygın olarak kullandığı güvenilir bir yöntemdir. Bu işlem, şişeye su dolumun hemen öncesinde yapılmakta ve tam hijyenlik sağlanarak ürünününuzun süreler bozulmadan saklanabilmesine imkan vermektedir. Dolumdan sonra şişedeki suyun içinde bulunan ozon gazı, ortam sıcaklığına bağlı olarak 5-20 saat arasında kendiliğinden yok olmakta ve bildiğimiz oksijene dönüşmektedir.

ŞİŞELENMİŞ BİR SUYUN KULLANMA ÖMRÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?

Bu detaylı bir cevabı gerektiren bir sorudur. Burada 4 önemli faktörü birlikte düşünmeliyiz:

a)Şişe ambalajının hava geçirgenliğinin derecesi : Şişe ambalajının cinsi ve kalınlığı hava geçirgenliğini belirler. Bu da sonuçta sözkonusu ambalajın dış ortam kokularına karşı korunmalı olup olmayacağını belirler. Cam şişede bu sorundan bahsedilemezken, moleküler yapılarından dolayı pet ve polycarbonat ambalajlardaki sular için dış ortam kokularına karşı korunma sağlanmalıdır.

b)Suyun mineral konsantrasyonu (sert veya yumuşak oluşu) : Yumuşak suların mineral konsantrasyonu daha az ve daha saf olduklarından ortamdaki kokuları sert sulara göre daha fazla çekerler.

c)Üretim aşamasında %100 hijyenliğin sağlanıp sağlanamadığı konusu : Eğer üretim aşamasında tam bir hijyenlik sağlanamaz ise, dolum esnasında suyun içinde çok az miktarda mikroorganizma kalsa bile ilerleyen günlerde suyun bozulması (yeşillenme, pamukçuk yapma gibi) kaçınılmaz olacaktır.

d)Şişelenmiş suyun saklanma koşulları : Özellikle hava ve koku geçirgenliklerinden dolayı pet ambalajındaki suların iyi şartlarda saklanması gerekir; bu kalitesinin korunmasına ve dolayısıyla kullanma ömrüne olumlu etki eder.

ŞİŞELENMİŞ BİR SUYU HANGİ KOŞULLARDA SAKLAMALIYIZ?

Suyunuzu serin (5-15 derece), karanlık (güneş ışığından uzak) ve kuru (%50 nemden az) bir yerde saklamalısınız. Ayrıca özellikle suyunuzu kimyasallar, deterjanlar, temizlik maddeleri, benzin ve bunun gibi maddelerden mümkün olduğunca uzak tutmalısınız. Çünkü su saf bir maddedir ve bizim çevrede algılayamadığımız kokuları dahi yavaşça kendisine çekme özelliğini taşır.

SUYUN SERT OLMASI NE DEMEKTİR?

Yeryüzünde sular buharlaşarak bulutlarda depolanmakta ve tekrar yeryüzüne yağmur olarak dönerken atmosferdeki karbondioksiti çözer ve bir miktar asidik hale gelir. Bu asidik yağmur suyu muhtelif kaya katmanlarından ve akiferlerden kalsiyum karbonatı çözmektedir. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denmektedir. Bir suyun sert olma derecesi kalsiyum karbonatın ilgili suda ne kadar çözüldüğüne bağlıdır. Benzer kimyasal reaksiyonlar magnezyum sulfat, klorid, asit silisit tuzu ve demir için de geçerlidir. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir.

KULLANILAN ÇEŞİTLİ DAMACANA ŞİŞELERİ HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ? BU ŞİŞELER ORTALAMA KAÇ DEFA KULLANILMAKTADIR? ÇOK KULLANILIRSA SAĞLIĞIMIZA OLUMSUZ BİR ETKİSİ OLUR MU?

Damacana segmentinin %99’undan fazlasına hakim olan ambalaj tipi; polycarbonat hammaddesinden imal edilmiş olan 19.2 litrelik geri-dönüşlü damacana şişesidir. Üretim teknolojisi olarak enjeksiyon ve ekstruzyon olmak üzere 2 farklı teknoloji kullanılmaktadır. Türkiye’de bu segmentte faaliyet gösteren ilk firmalar o gün için tek bir damacana şişe üreticisi olmasından ve bu üreticinin sadece ekstruzyon yöntemi ile şişe imal ediyor olmasından dolayı bu işe ekstruzyon tip şişeler ile başlamışlardır.

Ancak, artık trend daha pahallı olmasına rağmen enjeksiyon tip şişeler lehine değişmektedir. Her ne kadar enjeksiyon teknolojisinde kulp yapılamıyor olmasına rağmen (ki kulplu şişeler artık kulplu kısmın iyi yıkanıp yıkanmadığına dair soru işaretlerinden dolayı pekçok firma tarafından tercih edilmiyor) enjeksiyon şişenin dayanıklılığı, şeffaflığı ve su sızdırmaması (şişe nakliye sırasında yan yatırıldığında şişe boyun ölçüleri çok hassas olarak üretilebilen enjeksiyon tip şişeler kapak tarafından tam kapatılabilmektedir) nedeniyle artık enjeksiyon tip şişeler sektörde iyice ağırlık kazanmıştır. Yapılan bütün yeni damacana şişe üreten makine yatırımlarının bu yönde olduğu bilinmektedir.

Bu şişeler dolum ve taşıma esnasında kaza ile kırılmadığı sürece ve tahminen ortalama ömürleri olan 50-60 defa kullanılmaktadır. Bu da yaklaşık 4 yıllık bir süreye karşılık gelmektedir. Daha fazla kullanılması halinde sağlık açısından herhangi bir olumsuzluk sözkonusu değildir. Zaten Sağlık Bakanlığı’nın da bu yönde bir sınırlaması yoktur. Genelde, çok kullanılmış şişelerin yüzü yıprandığı için estetik yönüyle tüketiciye cazip gelmemektedir.

 
  desing_by_cihan  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol